Prostat
Prostat, yalnızca erkeklerde bulunan yardımcı bir seks organıdır. Testis ve seminal vezikül denilen yapılarla birlikte semen (meni) adı verilen sıvının oluşumuna katkıda bulunur.
Erişkinlerde 17-18 gr ağırlığında olan prostat dokusu bir salgı bezi olup erkeklerde yaşla büyüme eğiliminde olan bir organdır. Yapısal olarak genellikle kestane şekline benzetilir. Taban, lateral ve apeks denilen çıkıntılı bir şekli vardır. İdrar kanalını çevreler. İdrar, üretra denilen ve prostatla çevrili bu kanalın içinden geçer. Erkeklerde hormonların etkisi ile prostatta büyüme, kanserli değişiklikleri, enfeksiyonlar, kistler, taşlaşmalar oluşabilir. Prostat için esas uyarıcı hormon erkeklerdeki baskın hormon olan testosterondur.
Prostat Kanseri
Cilt tümörleri dışında erkeklerdeki en sık saptanan tümördür. Neredeyse her 10 erkekten birinde bu kanser gelişebilir. Amerika’da akciğer kanserinden sonra en sık ölüme sebebiyet veren ikinci kanser tipidir. Kanser, hemen her zaman prostatın dış bölümünden gelişir. Prostat zarını (kapsülü) aşmayan tümörlere organa sınırlı tümör denir. Prostat kanserinin en önemli avantajı tedavi edilme oranındaki yüksekliktir.
Kanser, genellikle prostat dokusunun dış kısmından köken alır. Prostat dışına taşmamışsa lokalize yani organa sınırlı prostat kanseri olarak adlandırılır. Ancak, ileri dönemde her kanserde olduğu gibi prostat kanserinde de metastaz olabilir. Özellikle kemikler en sık metastaz alanlarından biridirLenf nodları ve diğer organlara da metastaz olabilir.
Prostat kanseri ABD’de yıllık yaklaşık 300-350 bin kişiyi etkilemekte ve neredeyse 40-50 bin kişinin bu hastalıktan ölmesine yol açmaktadır. Bazı ırklarda (afrika kökenli Amerikalılar=zenci) kanser sıklığı bazen her 3 erkekten birinde dahi olabilir.
Türkiye’de prostat kanseri oranı önceki yıllarda Amerika, Avrupa’ya oranla daha düşük gibi bilinse de son yıllarda artan tanı araçları ve farkındalık ile kanser saptanma oranı artmıştır. Kanser görülme oranları incelendiğinde, en düşük oranlar Japonya, Singapur, Rusya ve İsrail gibi ülkelerde görülür. Ancak, Amerika’da doğan Japonların ise bu ülkedekilerle aynı oranda kansere yakalandıkları görülmüştür. Bu da çevresel etmenlerin de rolü olduğunu göstermektedir.
Prostat kanseri, 40 yaştan önce çok çok nadirdir. Kanserli hastaların %75’i 65 yaş ve üstüdür. 80 ve 90’lı yaşlarda erkeklerde mikroskobik ya da bilinmeyen tümör olma oranı yaklaşık %90’lara çıkar.
Hayvansal ve yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme, çevresel, ailesel nedenler kanser gelişimini tetiklediği düşünülür.
Bunun dışında ailede prostat kanseri olan, aile bireylerinde meme kanseri olanlarda da risk yüksektir. Babada, amcada, dayıda ya da kardeşte prostat kanseri bulunması; o hastada da artmış kanser olma ihtimali olduğunu, dolayısı ile tarama ve takip gerektirir.
Ailesel geçiş olanlarda kanser ortaya çıkarsa, genellikle daha genç yaşlarda ortaya çıkar ve biraz daha agresif seyreder.